Ülkede yaygın olarak tarımsal kriz yaşanıyor. Ürünler tarladan toplanmadan sürülüyor. Çiftçi alıcı bulamıyor, tüketici fiyatların artışı nedeniyle ürüne rafta erişemiyor. Gelecek yıl tarlalara ne ekilebilecek, daha doğrusu ekim olabilecek mi ondan bile şüphe ediyoruz.
Gıda güvenliği alarm veriyor!
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı 16 Ekim Dünya Gıda Güvenilirliği Günü’nde küresel temanın “Beklenmeyene hazırlıklı ol” olarak belirlendiğini söylemişti. Türkiye’de durum farklı; 2006’dan beri inşa edilmeye çalışılan tarım politikasının kolonlarının yıkıldığını anlatan bir raporu paylaşacağım.
Sizi bundan 22 yıl öncesine götürmem gerekecek… İşleyeceğimiz konu açısından 2011 yılı itibariyle
AKP hükümetinin tarımsal yol haritasını odağımıza alacağız.
Başlayalım…
Kamuoyunda sonradan “TARBİL” olarak bilinen Kapatılan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)’nın çalışmaları ile 2002 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından yürütülmek üzere planlanan “TARSEY Tarım Sektörü Entegre Bilgi Yönetimleri Sistemi” 2016 yılına kadar sürmüştü.
Sahada 10 bin ziraat, su ürünleri mühendisi ve veteriner köylerdeki gözlem ve uygulamalarıyla projeye destek verdi.
Başta küçük çiftçiler olmak üzere milyonlarca kullanıcıya anında –on time- genel ve ayrıca parsel bazında bilgi ve uyarı iletimi sağlayacak sistemler oluşturmak üzere 100 milyon dolarlık bütçe oluşturulmuştu.
TARBİL Projesi; Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Kalkınma Bakanlığı, Orman Bakanlıkları ve Devlet Su İşleri İdaresi (DSİ) arasında 28 Ekim 2011 tarihinde imzalanan protokol ile başladı.
Bu süreçte Tarım Bakanlığı nezdinde, Tarımsal Reformlar Genel Müdürlüğünün öncülüğü ve koordinasyonunda yürütülen proje; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, TÜBİTAK, Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve 2013 yılında yapılan bir protokolle TÜİK gibi ilgili kamu kurumlarının Vodafone, Türkcell ve Huawei gibi teknoloji ve GSM şirketlerinin de aşamalı olarak katılımıyla genişleyerek sürdü.
Sonuçta tasarlanan toplam 1200 istasyon kurulumunun 400 yer istasyonu tamamlandı. Tarım ürünleri için gerekli veri tabanının oluşturulup rekolte tahmini ve planlamasının en doğru şekilde yapılması için “Zirai Meteorolojik Gözlem İstasyonları” kullanıldı. Böylelikle dünyada ilk kez çift yönlü veri transferi gerçekleştirilmesi sağlandı.
Uydu teknolojileri de kullanılarak istasyonlardan alınan veriler (görüntü, sıcaklık, nem, ışık vs.) İTÜ’de
bulunan merkezinde toplandı, analiz edildi, kullanılacak hale getirildi.
TARBİL- Türkcell ilişkisinin ip uçlarına, Türkcell 2015 yılı faaliyet raporunun 32 Sayfasında şu cümlelerle yer veriliyor: “Zirai meteorolojik gözlem istasyonlarının kurulumunu gerçekleştirdik. T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yürütülen tarımda verimliliğin artırılmasını ve çiftçinin kazancını desteklenmesini hedefleyen, TARBİL projesini İTÜ ile birlikte yürütüyoruz. Proje kapsamında tarım alanlarına Zirai Meteorolojik Gözlem İstasyonlarının kurulumu ve bakımını, iştirakimiz olan Global Tower yapıyor.”
DAVUTOĞLU “DEVRİM” DEMİŞTİ, MEHDİ EKER KÜHEYLANA BENZETTİ
29 Ocak 2015 günü TÜYAP Avrasya Tarım Fuarında TARBİL projesi kapsamında Huawei’den satın alınan 15 bin tablet törenle TARGEL (tarımsal yayını geliştirme projesi) personeline ve yurdun dört bir yanında çiftçilere dağıtıldı.
Tüm veriler, aynı anda Tarım ve Çevre bakanlıkları, TÜİK ve Tarım Kredi Kooperatifleri ve tarım sigorta şirketi TARSİM ile sahada çalışan tarım personelinin tabletlerine, bilgisayarlarına gönderildi.
Proje ilk olarak Kasım 2013’de İTÜ Tarım ve Çevre Bilişim Uygulama ve Araştırma Müdürü Doç.Dr. Berk Üstündağ tarafından kamuoyu ile paylaşılmıştı.
Bundan bir ay sonra da (25 Şubat) dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun sunumuyla “Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi-TARBİL” resmi tanıtımı yapıldı.
Bu görkemli toplantıya, dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker’in yanı sıra 6 ülkeden davet edilen bakanlar, Yargıtay-Sayıştay başkanları, sivil toplum temsilcileri, rektörler, askeri erkan ve basın da katıldı.
Davutoğlu “devrim” olarak nitelediği TARBİL projesini, “Bu devrimleri gerçekleştirecek yeni Türkiye’yi inşa edeceğiz. Bu proje vatandaşa saygının ifadesidir.” diyerek sahipleniyordu. TARBİL sisteminde şu 3 boyuta dikkat çekti:
- 5-10 yıllık makro stratejik planlar yapabileceğiz. E-devlet ile tarım sistemi bütünleşik hale geliyor.
- Çiftçi ile tarımın temel aktörlerini ekonomik ve sosyal alanda kesiştiren bir proje. Üretici dijital ortamda her işlemi yapabilecek.
- Tüketici açısından, tükettiği gıda hakkında bilgi sahibi olma hakkı var.
İngiltere’de Aberdeen Üniversitesinde Tarım Ekonomisi alanında master, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsünde doktora yapan Veteriner Hekim Bakan Dr. Eker sunumunda projeyi, “Soylu atların sessiz sedasız doğurduğu nadide küheylan taylara” benzetti.
TARBİL’in teknik düzeyde yararları, gerekliliği ve dünyada tekliği üstüne vurgu yapan Eker, projenin tümüyle Türkiye’nin olanaklarıyla hazırladığını “Yerli ve Milli” olduğunu vurguladı.
Süreç bu yönde ilerlerken projenin hazin sonu; Sayıştay raporları ve İTÜ yerleşkesinde yarım kalan TARBİL merkez inşaatı izlenince ortaya çıktı.
PROJENİN SONU NASIL GELDİ?
TARBİL projesi kapsamında “İTÜ Ayazağa Yerleşkesi Tarımsal İzleme ve Bilgi Sistemleri Binası” inşası için yaklaşık 30 milyon artı KDV (yaklaşık 35 milyon TL) TL tutarında sözleşme imzalanmıştı.
Sayıştay’da not edilen açıklamaya göre, bina yatırımı için TARBİL bütçesinden 12 milyon lira ayrıldığı, üstünü Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tamamlayacaktı. İhaleyi kazanan yükleniciye 10 milyon 132 bin
803 TL ödeme yapıldı.
Ancak daha sonradan Bakanlığın 27 Ocak 2016 tarihli yazısı ile bütçede ödenek olmadığı için TARBİL merkez inşaatı için bütçe aktarmadığı kaydedildi.
Velhasıl 2015-2016 yılları içinde ödenek olmadığı için İTÜ kampüsündeki merkez binanın gerçekleme
oranı yüzde 50’de kaldı.
26 Eylül 2019 tarihli Sayıştay raporunda, inşaatın tamamlanmaması nedeniyle kanuna aykırı olarak
kamu kaynaklarının etkili ekonomik ve verimli kullanılmamasına neden olduğu vurgulandı.
İnşaatı tamamlayan İTÜ’nün binayı idari yapı olarak kullandığı belirtiliyor.
MEHDİ EKER DÖNEMİNDE KURULDU, FARUK ÇELİK DÖNEMİNDE YOK OLDU
Projenin yarın kalacağı baştan belli olmuştu aslında. Merkez binanın ihalesinin yapıldığı 19 Ağustos 2015 tarihinden yalnızca 9 gün sonra, seçimlere 2.5 ay kala projenin en etkili kişisi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker görevden alındı.
En uzun süre bakanlık yapan Eker’in yerine atanan Bakan Yardımcısı ve AKP Diyarbakır Milletvekili Kutbettin Arzu bu görevi yalnızca 1 Kasım seçimlerine kadar sürdürdü.
Aradaki gelişmeleri Arzu anlatmış mıydı bilmiyorum ama bugün kendisine sorma olanağımız yok. Zira, 68 yaşındaki Arzu 30 Ağustos 2023 günü, Yalova’da tatile geldiği Türkiye Büyük Millet Meclisi lojmanlarının havuzunda ölü bulundu. Arzu’nun kalp krizi geçirdiği belirlendi. 24 Kasım 2015 günü kurulan AKP hükümeti kabinesinde; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı olarak Bursa AKP Milletvekili Faruk Çelik yer aldı. Çelik 2017 yılına kadar bu koltukta oturdu.
TARBİL’İN BÜTÜN KADROSU TASFİYE EDİLDİ
Çelik 19 Temmuz 2017’ye kadar bakanlık koltuğunda oturdu.
Göreve gelişinin 27 gününde- 21 Aralık 2015 – başta Tarım Reformu Genel Müdürü Doç. Dr. Gürsel Küsek olmak üzere TİGEM Genel Müdürü Mehmet Halis Bilden, TMO Genel Müdürü Mesut Köse, Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol ve Destek Hizmetler Daire Başkanı Ali Çakır, kısaca Mehdi Eker döneminin Tarım Bakanlığındaki neredeyse tüm üst düzey bürokratlarını görevden aldı.
Bu tayinler aynı zamanda TARBİL projesinin de sonunun başlangıcı anlamına geliyordu.
16 Mart 2016 da söz konusu görevden almalara ek olarak, Et ve Süt Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Kasım Piral ve Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürü Masum Burak da görevden alındılar. Toplamda 19 bürokratın ve birim görevlilerinin görevden alınmalarıyla TARBİL yön değiştirdi!
TARIMSAL VERİLER SATILDI MI?
Bundan sonrası, soruşturmaya değer çok ciddi iddialar içeriyor.
TARBİL’deki kırılmanın ardından Tarım Bakanlığı ve İTÜ hakkında 2 yıl süresince çok sayıda
soruşturma yürütüldü. Soruşturmalar sessiz sedasız bitirildi.
İTÜ’ ye, veri sağlayıcılara, uydulara ödemeler transfer bütçeleri üzerinden devam ettirilerek, 2017’ ye kadar veri akışı sürdü. Eş güdüm olmaksızın veriler İTÜ’de toplandı. “Büyük Verinin” parçalanarak, kimi bankalara, özel şirketlere, uluslararası şirketlere dağıtıldığına ve izahsız akçeli işlemlere tanık olundu.
Örneğin 2016 yılında İngiltere Büyükelçiliği Tarım Bakanlığı yetkililerine toplantı çağrısı yaptı. Kurulan Bilgi sistemine teknik destek verebileceklerini ifade ettiler. Süreçte bu ve buna benzer birçok gelişmeyi duymak mümkün.
2019 da Bakanlığın tüm ilgili personeli, Ankara’da Via Power da IBM yetkililerine 3 gün süreyle konu hakkında brifing vermeye çağırıldılar. IBM ile yine “büyük veri” paylaşıldı.
Proje üzerindeki ilgi devam etti. Ankara ve İstanbul’da odaklanmış birçok yapı bu konuda girişimlerini aralıksız sürdürdü.
İTÜ’nün kendi elinde kalan yaklaşık 7 petabyte büyüklüğünde ve 1000’ i aşkın diskette saklanan verileri, teknik ve tahsisat yokluğu nedeniyle muhafazada güçlük çektiği, bu yüzden veriler yok olma tehlikesi altında.
Toplanan ve işlenen toplam veri havuzu 8.4 petabyte (bilgisayarlarda veri büyüklüğü birimi) hacimdeydi. Bu süreçte, günde 160 bin yüksek çözünürlüklü, ürün görüntüsünün elde edildiği ve işlendiği bir entegre sisteme ulaşıldı.
32 milyon 500 bin tarım parseli sayısallaştırıldı, her tarım parseline teker teker elektronik kimlik numarası verildi ve parsel bilgi sistemi devreye alındı.
Bu sistemde her bir parselin, mülk sahibi, parsel alan büyüklüğü, parsel toprak yapısı, eğimi, yıllık yağış miktarları, yıllık sıcaklık istatistikleri, alanda kullanılan tohum, gübre, verim bilgileri, toprak tahlilleri, kullanılan tarımsal ilaçlar, parselin sigortalılık durumu vb. gibi pek çok parametre yer aldı.
TÜRKİYE TARIM GIDA ÇEVRE MECLİSİ’NE DOĞRU
Yukarıda özetlediğim raporu bundan 2 yıl önce Kemal Berişler geniş bir ekiple hazırlamıştı. Eski Kültür ve Turizm Bakanlarından Bahattin Yücel bu raporu 7 Ağustos 2024 tarihli X hesabından kamuoyu ile paylaştı.
İleri sürülen iddialar ve çalışmanın akıbeti hakkında öncelikle Mehdi Eker’in yorumu önemli olacaktır.
Kendisi de çiftçi olan eski savaş pilotu Berişler’i aradığımda “Ulusal Tarım ve Gıda Birliği Derneği (UTGB-D) olarak önümüzdeki günlerde, “Türkiye Tarım, Gıda ve Çevresinin Hali ve Geleceğin Acil Sorunları Üzerine Duyurumuzdur” başlıklı bir manifesto hazırladıklarını söyledi.
1 Nisan 2020 tarihinde kurulan UTGB Derneği; çevrenin korunması, sağlıklı, temiz, güvenilir gıda
temini, tarım, hayvancılık ve gıdayı ilgilendiren her türlü odak, küçük çiftçinin/köylünün korunması,
desteklenmesi ve örgütlenmesi konularında bilimsel araştırmalar ve pratikler yapan, bu çabalarını her yolla yayımlamaya, kitlelere ulaştırmaya çalışan gönüllü bir kuruluş.
UTGB-D kurucusu Beşirler, “tarımda bütünleşik yaklaşım” üzerinde duruyor. Tarım sektörünü bütünleşik olarak ele almak ne demek?
Hem süreç (girdiler, üretim, pazarlama, örgütlenme, politikalar), hem de taraflar (tedarikçi, çiftçi,
tüccar, sanayici, ihracatçı, bakanlık) açısından tarım sektörünü yeniden kurgulayan bir yaklaşım…
UTGB Yönetim Kurulu Başkanı Nergis Çoşkuner Batı koordinasyonunda, “Türkiye Tarım Gıda Çevre Meclisi” kurmak üzere yola çıkmışlar.
Bütünleşik eylem noksanlığının, orman yangınlarından madenciliğe terk edilen tarımsal arazilere
kadar geniş bir alanda yaşanan tarım/kırsal yaşam/gıda kırımının ilacı olduğunu deneyimliyoruz!